7 Aralık 2012

İNSAN NE İLE ÖLÜR?

Ölmek istiyorum.

Evet ben, 24 yaşında, mühendis diploması sahibi, master öğrencisi, işsiz, çok çirkin sayılmayan bi kız (kız mıdır kadın mıdır, tayyip merak ederdi duysaydı), bekar, küçüklüğünden beri çok roman okuyan, romantik değil ama adalete kafayı fazla takmış kişi. Ben, seven, sevilen, ailesi olan, ailesini her şeye rağmen seven, ama her şeye rağmen onların kendisini seveceğinden emin olamayan ben... Aşık olan ben.Yani ancak ütopyalarda mutlu olabilen, yani fazla yağmur yağdığında sokakta yatan yarı-delileri düşünüp üzülen, sonra 2 dakikalık üzüntü sebebiyle kendinden utanan ben..

Lafı hep fazla uzatan ben, ölmek istiyorum.

Ve benim bu halde olmamın temel sebebinin vahşi, çıkarcı dünyaya uyum sağlayamamam olduğundan eminim.

Onun sebebinin de ailemin ve romanların fazla erdemli büyümeme sebep olmaları olduğundan eminim.

Doğrudan paraya dönüşen bir şey üretemediğim için, yavaş yavaş tüketiyor hayat beni. Borç alıyorum. Utanıyorum, böyle bir insan olduğum için kendimden nefret ediyorum. Ve bilinçli olarak, zaman zaman kısa süreli olarak "inadına yaşamak" gazına gelsem de, ölmek istiyorum. Hiç cinnet hali ya da aşırı depresyon gibi bi şey geçirmedim (sanırım). Sadece mütemadiyen ölmek istiyorum.

Kendime iyi bir senaryo yazamıyorum. Kendimi idare edecek kadar para kazandığım bir gelecek hayal edemiyorum. Hayal kurmayı sanırım üniversite başında bıraktım.

Tembel olmadığımdan eminim bu arada, rahat, bohem, "hayat ne kada da anlamsız, bi ot yaksana ordan, uçalım burdan" (jargon bu mudur bilmiyorum ki) yaşam tarzı değil benimki.

Beni sevenler var. Zamanla uzaklaşacak hepsi, biliyorum. İndiğim kuyuya onları da yanımda çektiğimi, beni çıkarmaya güçlerinin yetmediğini görecekler.

Arabesk geliyor kulağa. Çoğunluğa uymadığı için öyle geliyor. Ama olacak olan bu. Öldüğümde hala üzülenlerim olur mu bilmiyorum, ama üzülürlerse, diyebileceğim tek şey, "ben de yaşarken çok üzüldüm, seni üzmemeyi becerebilseydim, emin ol yapardım".

---
Amacım biraz kendimi anlatmaktı tabi, ama asıl söylemek istediğim şu: Benim gibi epey insan var. Gizli saklı, evinden çıkmayan, sürekli iş arayan bulamayan, fikirleri olan, başka da bi şeyi olmayan. Güçsüzler. Uyum sağlayamayanlar. Erken öleceğiz hepimiz.

Kapitalizmin stresi, rekabeti sebebiyle öleceğiz. Becerebilirsek, kendimiz bitireceğiz hikayemizi. Bi kurtarıcımız yoksa hele ki, dua edebildiğimiz kimse yoksa (ki genelde yoktur). Bunu güçlü olanlar hiç anlamayacak. Hayat çok güzel, ne kadar kötü bi şey gelmiş olabilir ki başına, 6. kattan atlayacak kadar.. diyecekler.

Nedense bunu söyleyip, güçlüleri huzursuz etmek istedim. Metroda intihar eden biri hakkındaki soru işaretlerinin hemen kaybolup, yerine seferlerin iptal olması, gidecekleri yere geç kalmaları geliyor ya.. günlük hayat, önemli soruları hep arka taraflara itiyor ya. Ona tepkim bu, sanırım.

İnsanlar intihar ediyorsa bir sebebi vardır. Ve aslında bu, amerika yerlilerinin nasıl zamanla yok olduklarının hikayesine benzer. Güçsüz olanın yok olması. Medeniyetin tüfek, mikrop ve çelik'inin güçsüzleri yok etmesi. Budur.

---
Belki de hiç intihar etmem ve ilerde bi "güçlü" olmayı başarabilirim. Ama böyle bi ruh halinden geçtiğimi hep bilmek, tarihime yazmak istedim, unutmamak için.