3 Ağustos 2014

posamı çıkartıp+çıkarttırıp yaşıyorum.
patates çorbası olmaktan ziyade, posa olduğumu hissediyorum artık.
püre gibi de değil, sanki yenmiş de kusulmuş, veya suyu sıkılmış da katı halde kalmış gibi, işe yaramaz.

turgutçuğum özbenle selimciğim ışık arasında gidip gelirdim eskiden, selimciğim ışık'a daha çok yaklaştığımı hissediyorum. bi odaya kapanıp insan görmemek lazım misal, hasta ediyorlar beni, sokaklar tehlikeli.yatakta bekledikçe ölünür de belki.

çekingen veya içe dönük/kapanık insanlardan beslenen bi çoğunluk var. her türlü toplumsal sınıfın, statünün ötesinde bi kutuplaşma bu. onların üstüne giderek, hatta onları köşeye sıkıştırarak, hatta ezerek besleniyorlar. posasını çıkartıyorlar işte...konuşmayı çok seviyorlar.çoğu zaman iyi insanlar halbuki.

bu yüzden ya ölmek lazım, ya da posa olmamayı becermek. pürelik, çorbalık her zaman daha iyidir.

afilli cümlemi de söylediğime göre burnumu çeke çeke, kamburumu çıkara çıkara, sinir krizi geçirmeye gidebilirim.