29 Ağustos 2012

huzur gibi

kahve eşliğinde ışık alan bi odada bira.fm dinlemek.

bugün bi arkadasım evleniyor (bugun evlenmiyor, yemek yicez, olsun bence bugün evleniyor). aman da yaş kaç olmuş o kadar büyümüş müyüz, aman da tüh evde kaldım değil. düğünsüz göbek atmasız evleniyor. korkunç gelin topuzu olmadan. düğün salonlarına bi sürü para vermeden evleniyor. gurur duyacağım bu işin altından kafayı yemeden kalkabilirse. düğün piyasası ondan nefret ediyor ama olsun. ben seviyorum, bu sevgi ona yeter bence. ben önemli bi insanım sonuçta.

bu arada, yüksek lisansa kabul aldım. panik içindeyim, çaktırma. iş bulmak/burs bulmak..bu arada dersleri becermek...

olur bi şekilde. huzur da olsun yeter.

selametle

18 Ağustos 2012

hayatım olmuş işler güçler..

sonunda bu adımı attım: facebook hesabımı kapattım. facebook isteiğişmi duyunca bak bütün bilgilerini kaybedeceksin, bak emin misin sonra yeni hesap açsan da bulamazsın... diye tehditler savurdu. kesin kararlı olduğumu görünce yavşadı hemen, 14 gün için donduracakmış, hiç girmezsem kapatacakmış. niye açık kapı bırakıyorsa , göt.

ne lanet bi dönemde yaşıyoruz. parazitlere bi bulaştın mı kurtulmak çok zor. kimisi hiç bulaşmadan yapışıyor, telefona gelen bok gibi reklam mesajlarından hangi birini nereye şikayet edeyim, bilemiyorum mesela.

face koydugum, sevdiğim yazıları kaydettim sadece. ne samimi yazmışım. ne gerek var ki. olur olmaz bi sürü insana içini o derece açmaya  ne gerek var. niye o kadar içli dışlı olmuşum ki. saf vatandaş.

yazmak istiyorum blog. kusmak istiyorum.

yukardan aşağıya bakınca her şey aynı seviyede görünüyor. aşağıda olmak çok da büyük dert değilmiş gbi geliyor. aşağdakiler de benim canım ciğerim yahu! diye saçmalayabiliyor insan.

ama aşağıda olunca öyle olmuyor be hacı. (edebiyatseverim ben, şu cümlelerin rezilliğine bak.. konuşma dilinden çıkamayan edebiyatsever sadece sever işte kendi halinde. edebiyat filan da kalmadı hayatımda, edebiyat lafı çok dolandırıyor, ben de ise her şey acele... bana betimleme, derdin neyse söyle. son zamanlarda böyle.)

işler güçleri izliyorum arada. niye seviyorum bilmem. beceriksizliklerini kendime benzetiyorum muhtemelen. sürekli bi işler için çabalayıp sonunda rezil olmalarını..
benzemiyoruz bile. adamlar bilmem kaç bölüm dizide oynamış, film çekmiş..ben ne yaptım , kaç filmim var şu güne kadar. film orda ölçü birimi, sabit,

bi başarısızlığın daha sonuna geldik diye programı kapatasım geliyor çok sevgili avm kitapçılığı işimden de ayrılırken. bi sonraki iş ne olacak bakalım... ya da bi hoca bende benim göremediğim bi ışık görür de yükseğe alırsa, o makaleleri okurken içeceğim kahvenin parasını nerden bulacağım bakalım.

hayatın temel ihtiyaçlarını gidermek için para kazanmaya ve bunu olabildiğince huzurlu yapmaya çabalamak dışında da bi işlevi olmalı. bunu başkalarından duymaktan çoooooooooooooooooooooooooooooooooooook sıkıldım, kendim ne zaman deneyimleyeceğim acaba.

--
kağıttan kopardı şu lanet bilgisayar ekranı beni. yazamıyorum. kalemi elime alınca bu boktan konuşma cümleleri bile gelmiyor aklıma. yazım da daha da çirkinleşti. nokta ve virgül dışında noktalama işareti de yok artık.
---
kendine ait bir oda'yı okumamı öğütledi mülakata girdiğim bir hocam. adamcağız bi baba edasıyla "master yapma demiyorum, yine yap, ama önce paranı kazan" dedi. sevgili avm de kazandığım cüz i miktardaki paramın bi kısmını kitaba yatırdım. muhtemelen o devasa mağazaya geliş fiyatının iki katını ödedim.

iyi geceler sevgili blog ,biraz insan edebiyatı görüp yatayım.