14 Mayıs 2011

SOSYAL AĞ AHLAKI

Twitter Facebook'u Döver
- Facebook: Lisedeki kantin ortamı, kulüplerin kendini kanıtlamaya çalıştığı, muhallebi çocuklarının mekanı. Amerikan filmlerinde lise ortamını anımsatıyor nedense. 
- Twitter: Ara sokaklarda çıkmak üzere olan, ama bi türlü çıkmayan mahalle kavgaları. Ağzına gelenin söylendiği, çirkefliğin ayyuka çıktığı, "ağzını burnunu kırarım senin" denilip asla kırılmadığı, işler azıcık ciddiye binse "anneeeaaa" diye koşarak uzaklaşılacak yer. 

İnsanlardaki "kendi gibi düşünmeyeni ezme, hakaret etme" içgüdüsü sosyal ağlar bahanesiyle su yüzüne çıktı.  Arkadaşlıklar hala hassas, hala dikkatli konuşmak gerekiyor. Ama kişisel olarak tanımadığın ünlü birine sanal alemde hakaret etmek artık çok kolay, çünkü muhtemelen seni yolda görse tanımayacak, dava açmak için uğraşmayacak... Senin gibiler çok var çünkü hayatında. O'nun fikirlerinden ya da yaptığı işlerden hoşlanmıyorsun ( insani yönlerini tanımadığın bi ünlünün başka neyinden hoşlanmayabilirsin ki...), yine de O senin için özel biri fakat sen O'nun için sıradansın. Bunun da verdiği çekememezlik ile O'nun dikkatini çekmek için hakaretin dozunu arttırıyorsun.

Facebook'ta bunu yapmak o kadar kolay değil. Çünkü kimseyi kafana göre ekleyemiyorsun, hakaret ettiğin an engellenme ihtimalin var. Gruplardan atılma, hayran sayfalarından silinme ihtimalin var. Özel mesaj göndersen, herkesin görebileceği bir ortamda "O'nun duvarında" hakaret etme zevkini alamayacaksın.

Bu durumda Twitter imdadına koşuyor.
Twitter laf sokma ağı. Kısa cümlelerle, en pratik laf sokuşu kim yaparsa o kazanıyor. Ünlüler durmadan, üşenmeden, başka işleri yokmuşçasına tivitlere cevap yetiştiriyorlar. Engellemiyorlar da. Özgürlüğü engellediklerinin düşünülmesini istemiyorlar belki, belki de reklamın iyisi kötüsü olmaz diyorlar, durmadan gündemde olmayı beceriyorlar... "Aydın" diye tanımlanan bu insanları bize yakınlaştırıyor Twitter, çünkü laf sokmanın seviyesi gittikçe düşüyor.

O kişileri gözümüzde ne kadar yücelttiğimizi görüyorum bu sayede.

Tüm ünlüler aynı değil elbette. Tüm ünlü olmayan sosyal ağ kullanıcılarının da aynı olmadığı gibi.

Ama insanların birbirine hakaret etmesinin bu kadar kolaylaşması huzursuz ediyor beni.

Ruhlarımız kirleniyor insanlar!
Gıybet günahtır diyenler size diyorum... O adam karşınıza çıksa, aynı cümleleri kurabilecek misiniz gerçekten?

Ahlak, kurallarla sansürlerle korunmaz. Hakaret sadece küfrederek edilmez. Bazı kelimeleri yasaklayarak internetteki ahlaksızlığı engellenmez.

Bu yazıyı yazmaya iten sebep: Twitter'da Ahmet Hakan'ı takip ediyordum. Adamı çok sevmesem de, o kadar hakaret dolu mesajlar alıyordu ki, huzursuz oldum, vazgeçtim takip etmekten. Hakaret eden insanların aynı partiyi savunması kafamda bir sınıf oluşturuyor ve onları etiketliyorum hiç istememe rağmen: "Hem dindar geçinip hem böyle düşük seviyeli muhabbetlere nasıl girebiliyorlar" diye. Bu önyargıyı oluşturan ben miyim, yoksa onlar mı böyle düşünmeye zorladılar beni? Hani nerde Mevlana, hani nerde Yunus Emre? Hadi onları geçtim, günümüzün popüler din üstadları (!) Fethullah Gülen, Said-i Nursi farklı şeyler mi söylüyorlar kitaplarında? Hiç okumadım, bilemiyorum, ahlak hakkında sidik yarışı mı diyorlar sahiden? 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder