19 Nisan 2013

ertelemek


Hep erteliyordu. Yürüken düşündü, ertelediğini düşündü. Bi taraftan da bunu şimdi düşünmemeyi, daha kıymet vereceği bi zamana ertelemeyi düşündü. Ertelediğini düşünmek kolay bir iş değildi, kıymetliydi. Yazmalıydı belki. Belki bu kez içindeki fırtına çıkardı dışarı. Eve gidince düşünecekti. Girer girmez bi kağıt kalem bulacaktı. Kurşun kalem, ucu iyi açılmış. Ya hazırda ucu iyi açılmış bi kurşun kalem yoksa? Endişelendi. Ertelememeliydim dedi.bi kez de ertelemesem ya. Nolur sanli. Ben niye anı yaşayamıyorum dedi. Yolda yürüdü. Yürüdü. Yine de odaklanmaya çalıştı. Eve gidince… kimse var mıydı acaba evde. Olmasındı. Hiç konuşmayacaktı kimseyle. Meraba bile demek istemiyordu. Büyü bozulurdu yoksa. Neyin büyüsü. Ne düşünecektim ben? Heh .. hep ertelemek hakkında. Yazacaktım. Yazarak düşünecektim. Ya yolda biri selam verirse. Ya yolda giderken birden canım sıkılırsa ya da birden mutlu olursam ya birden unutuverirsem neyi düşüneceğimi?....
Ya yine. Sırf ertelediğim için dışarı çıkartamazsam içimi.
Yoldaydı. Ertelemekten bahsetmeyi ertelediği için vicdan azabı duyarak yürüyordu. Kaldırıma park edilmiş arabaları anahtarla çaktırmadan çizmek isteyerek. Yolda -tedirgin bi kedi gibi sürekli- arkasından araba gelip gelmediğini kontrol ederek. Gündüz varkti trajik bi trafik kazasına kurban gitmekten endişe ederek. Biçok şeyi bi arada yaparak. Trafik ve trajik kelimelerinin bu kadar benzemesi tesadüf müydü.

Keşke dedi, şimdi ertelemeden düşünebilsem.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder