14 Ocak 2013

SIR DOLU DÜNYA

bütün günü evde geçiriyorsam, hele ki işsizsem, öğleden sonra değil de, saat 10 gibi -yani ne işkence olacak kadar erken, ne de günleri karıştıracak kadar geç- uyandıysam, yaşayacağımdan emin olduğum iki evre var.

1. evre: enerji dolu hal. o gün ne yapmam gerekiyorsa kafamda tartarım. planlarım. koskoca gün, hangisinden başlasam diye heyecanlanırım. yetiştirememe korkum olmaz. ev işlerini de aradan çıkartırım derim. misal, dersten sıkılnca kalkıp şu tozları da alayım derim.

2. evre: havanın kararma işaretleri verdiği saatlerde başlar. mevsime göre değişir bu saat tabi (muhtemelen bu yüzden kışın daha depresif oluyorumdur).bakarım, hava kararmak üzere, ben muhtemelen sabah yapmayı planladıklarıma hiç başlamamışımdır bile. isyan dolarım. kendimi suçlarım, ne kada da tembelim, o saçma videolara dalmasaydım, o karikatür okumalara batmasaydım, şimdiye bitirmiştim dersi diye...ama artık çok geçtir. birazdan eve birileri gelecektir. yemek hazırlasam iyi olacaktır ama sabahtan beri hiç bi şey yapmayıp bi de yemek hazırlamakla vakit kaybetmek istemem. hem ne gerek varmış canım, işsizim diye hizmetçilik mi yapcam.. lara kadar gider bu düşünce.

halbuki tüm bu saçmalıkların tek sebebi erken kalkmamdır. kırk yılda bir erken kalkmanın verdiği gururdur o baştaki enerjiyi başıma musallat eden. her kendini beğenmiş harekette olduğu gibi onun da içi boş, desteksizdir, sönüverir. erken kalkmasam sıradan bir gün yaşayacakken, erken kalkıp kendimi suçladığım bi gün yaşamış olurum.

oldu o zaman. ders çalışayım ben. bi ooyalama insanı blog! sınav var yarın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder