9 Ocak 2013

İYİ Bİ ANNEM BABAM OLSAYDI...

kitapçıda çalıştığım bi an.

avm içinde, ufak bi çocuk kitapçısı.
akşam 22.00a yaklaşmış saat, toparlanıyorum.
otuz yaşlarında bir çift ve 6-7 yaşlarında kızları girdi içeri.
kasa arkasındayım, toparlıyorum yavaştan. 22.00da kapatmam gerekiyor ama acelem yok, çok yorgun hissetmiyorum kendimi. 10-15 dk daha oyalanabilirim, kalmak isterlerse, sevimli insanlarsa.

kavgalı bi çift. hoşgeldiniz deyip, işime bakıyorum, bi şey sormuyorlar çünkü.

kadın, saatin kaç olduğunun farkında değil ya da önemsemiyor. alacak bi şeyi yok, öylesine bakmaya gelmiş. adam da -22.00a kadar avmde vakit geçirmiş çoğu erkek gibi- sıkılmış, alacağımız bi şey varsa alalım, yoksa gidelim bi an önce modunda. ve daha önce bi şeylere sinirlenmiş belli ki. kadın umursamıyormuş gibi, kavgalı değillermiş gibi davranıyor.

hadi diyor adam, kapanacak burası. sıkıştırıyor karısını.

bu sırada kızları... prensesli, öyküsü olmayan, sırf resimli bir kitap buluyor. o yaşta bir çocuk için gereksiz bir kitap. fazla cafcaflı ama çok da anlamlı olmayan bir kitap. kitapları sevmeyen bi çocuğa sevsin diye verilebilir belki ama zaten çocuk kitaplarını takip eden, 7 yaşlarında okuma bilen bi çocuğa gereksiz.

babası kızın böyle bir kitap istemesine daha çok sinirleniyor. bi sürü var bu kitaptan evde, yetmez mi artık prenses? diyor. anne arada kalıyor. adam kesinlikle almayacağım diyor. bu sırada kadın, adama göre gereksiz olan bi şey alıyor (şimdi hatırlamıyorum ne olduğunu). adamın sıkıştırmasıyla kasaya geliyorlar.

kartını istiyor adam, kadın bende değil diyor, sana verdim ya diyor adam, kadın -çoğu kadın gibi- çantasından cüzdanı arıyor, cüzdandan kartı arıyor...epey bi arıyor, derken buluyor. adam hiddetle çekiyor kartı kadının elinden. kadın korkuyor, bi an bakıyor adamın gözlerine, sonra kafasını eğiyor. bu andan sonra tedirginleşiyor. adam da kibarlığı boşvermiş artık. vahşileşmiş..

bu sırada kızları..kasaya gelmelerinden önce, kadın kartı ararken, bulduktan sonra, ben ücreti alıp, faturayı keserken hep... makinemsi ses tonuyla şunu tekrarlıyor: "iyi bi annem babam olsaydı, bu kitabı bana alırdı, hem okurdum, hem resimlerine bakardım, bana çok şey öğretebilirdi bu kitap. beni seven bi annem babam olsaydı bana bu kitabı..."

adam sinirle kızına bi tane geçirecekmiş gibi. kadın korkuyor. ama  o an kızı susturmaları imkansız.
poşeti uzatıyorum. adam bi şey demiyor, kadın "sana da bu stresi yaşattık kusura bakma" dercesine bakıp, iyi akşamlar, diyor. kızları arkalarından koşuyor.

distopik bilim kurgu sahnesi gibi.
para var, avm de geçirilen saatler var. mutluluğu metasal her türlü halini satın alabilirler.ama mutlu değiller. birbirlerini zerre kadar anlamıyorlar. adam kadını küçümsüyor, kadın adamdan korkuyor. kızlarını anlamsız kitaplara boğmuşlar o yaşa kadar, birden "artık prenses kitaplarını bırakmasını" istiyorlar.

avm deki çocuk kitapçısında manzara genellikle böyleydi. müşterinin en kibar hali. bi de bu anlaşmazlıklarının acısını bizden çıkaranlar vardı. belki bi gün onları da yazarım.

az önce haberleri okurken aklıma geliverdi şu cümle: iyi bi yaradan olsaydı, bizi bu hallere düşürmezdi...anlatayım dedim:)

"idare edemem anne" geldi bi de aklıma, izleyin, kederlenin: http://www.youtube.com/watch?v=JHJMP-G8r38




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder