21 Nisan 2012

KİTAPÇILIK

Düşünüyorum da, çok afedersin mühendislik mezunuyum. kitapçıda çalışıyorum. hep hayalini kurardım bunun, ama son zamanlarda değil, daha bi hayalperest olduğum zamanlarda, lisede. yine de yıllar sonra kendimi burda buldum. 
çok para kazanmıyorum sevgili varolmayanulkem. hatta hayat bu şekilde yıllarca devam edemez. öğrenci gibiyim hala ve çok afedersin ama hayvan gibi çalışıyorum. avm içinde bi mağaza olduğundan, haftasonları ve tüm resmi tatillerde çalışmak zorundayım, hafta içi bi gün tatil. ve günde 8 saat olmasına rağmen o mutlaka sarkıyor. bu kadarını düşünmezdim ama, fiziksel olarak çok yoruluyorum. öyle sandığın gibi bütün gün oturup kitap okumak da pek mümkün değil. müşteriler var, küçücük mağazada yapılacak bi sürü iş var, ki para kazanabilesin. 
tatillerin genel olarak toplumdan farklı olması sebebiyle de sosyal hayat sıkıntısı var, sevgili sevgilimle birlikte bi şeyler yapmak misal, zorlaşıyor. 

neyse. hayatımın 2/3 ünü kapsayan bu şikayetlerin dışında, düşünüyorum da, memnunum hayatımdan be ülkem. başka ne iş yapabilirim ki? sorusunun cevabını bi türlü bulamıyorum. kitap satıyorum. okumadığın ya da bilmediğin kitabı satmak çok zor. dolayısıyla mecburen bol bol kitap okumak gerekiyor, fırsat buldukça. başka hangi iş insanı kitap okumaya  zorlar ki?

çocuk kitapçısı. daha kısa, resimli kitaplar. ama nasıl apayrı bi dünyaymış çocuk kitapları! onların da güzeli çirkini var. ama daha önemlisi, masumu tehlikelisi var. bi fikri topluma aşılamanın en garantili yollarından biri, çocuk kitabı yazıp, çok satar hale getirmek. ne saçma sapan fikirler var bazılarında... bi kitabı okumadan çocuğuna (belli bi yaşa gelene kadar) almamalı anne baba. 
çok değişik hayatlar görüyorum burda. avm deki bi çocuk kitapçısından alışveriş eden bi aile doğal olarak -kitap okumasa da- okumanın önemli olduğuna inanan, tuzu kuru, çocuğunu özel okula gönderen insanlar. 
çok fazla çocuk ve çok fazla anne, biraz daha az baba görüyorum. gözlemliyorum. babalar daha az geliyor. daha çok anneler sorumlu çocuklarının eğitiminden. bakıcıları var genelde, yine de kitap alımıyla fln ilgileniyor anneler. 
sevdiğim kitapları seven çocuk çok çıkmıyor ne yazık ki. misal ursula'mın çocuk kitapları varmış, kanatlı kediler masalı, adında bi seri. çok sevdim. ama çocuklar genelde kitap okumayı sevmediği için, anneleri zorladığı için, daha moda olan kitapları okuyorlar. arada biri çıkıp kanatlı kediler, ya da küçük kara balık ı ya da kumkurdu nu sevdiğini söyleyince o çocuğa ya da o anneye nasıl hizmet edeceğimi şaşırıyorum. turup kitaptan bahsetmek istiyorum. ki fırsat olursa ediyorum da. 
kitaplar hakkında muhabbet edebildiğim bi iş. 
tüm müşteriler bu güzellikte değil tabi. çocuğu ortalığı hoyratça, kitaplara zarar verirken sesini çıkarmayan anne babalar var mesela.. kızlar top model defterlerine, oğlanlar saftiriklere bayılıyor mesela genelde. üzücü. mottosu "i love fashion" olan bi marka top model. yine de kitap görüntüsüne alışsın diye alınıyor işte. 

neyse. öyle bi döktüm içimi, yaklaşık 2 aylık deneyim altı üstü. öğrenicem bu işi iyice, tüm çocuk kitaplarını hatmedicem,  belki sonra isyan edip bu çalışma koşullarına başka yollar ararım kendime. ama şimdilik görecek çok şey var. 

iyi geceler sevgili ülkem. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder