7 Şubat 2014

bir kız duruyor karşımda. siyah beyaz bi  fotoğrafta. gözleri dik dik bakıyor. biraz kısılmış ama. gözlerini anlamlı, daha anlamlı göstermek için hafif bir göz makyajı yapılmış. siyah ağırlıklı. dudakları geniş, etli. etli deyince pornografik bi his veriyor, vahşi, ateşlli. ama onun dudakları sadece etli, kalın, geniş, ne dersen. onlar da hafif koyulaştırılmış, yaradılıştan gelen ufak pürüzler giderilmiş, çatlaklıkları yok edilmiş, ya da ince çizgiler.. çatlağı yoktu belki de sonuçta, ince çizgiler diyelim biz. gülümsemiyor. dudak uçları aşağı doğru eğilmiş. palyaço üzgünlüğü olacak kadar değil. üzgün değil zaten. sadece kararlı, isyankar belki, sadece gülünecek bir şey olmadığının farkında. gözleriyle dudaklarının duruşu uyumlu bir etki bırakıyor. anlamış. bir şeylerin altında saklanmaya çalışılan gizemi anlamış. oyununuza gelmeyeceğim diyor veya gelmiş görünüyorsam da bilin ki oyununuzun farkındayım, diyor. saçları iki yandan örülmüş ama dağınık. inatçı, umursamaz iki çubuk gibi fırlamışlar başının arkasından. onlar da gözlerindeki anlamla uyumlu, alnındaki dağınık kahkülleri de öyle. derin nefes almış ve bırakmadan hemen önce çekilmiş sanki bu fotoğraf. boynunun altındaki, her kadına seksilik katan kemikleri söylüyor bunu. boynunda ince, küçük, dikkat çekmeyen bir kolyesi var. hiç çıklarmıyormuş izlenimi veriyor. sırf dışarı çıkacağım diye kolye takmam, süslenmem ben, diyor sanki. bana her daim istediğim o zarif görüntüyü veren, anıları olan bi kolye bu. onun benimle bütünleştiğini bilirim, süs olsun diye takmam, beni tamamlasın diye takarım. tek bi kolyeyle birden güzelleştiğimi düşüneceğinizi bilirim. sizin için süslenmem, tek bi kolyeyle size göre her zaman süslüyümdür. bunu bilirim. bunu bildiğimi bilin, diyor. yaptığı o hafif makyaj şaşırtıyor bizi. oyunumuza uyum sağladığını gösteriyor orada da. çatlak, soyulmuş ya da  dolgun görünmeyen bir dudağı çirkin kabul edeceğimizi biliyor. kopkoyu bir ruj sürüyor bu yüzden. dudaklarını öyle bir şekle sokuyor ki, kalınlığını ortaya çıkarıyor. üst dudağının o yerçekimine direnircesine dik duran iki tepesini dudaklarınızla ısırma isteği uyandırıyor. bunu da biliyor. yüzüne pürüzsüzlük veren bir şeyler de sürmüş muhtemelen. bir sivilcenin tüm karizmasını alıp götüreceğini biliyor. gözümüzdeki tüm karizmasını elbette. tek bir sivilce, bir insanı ciddiye almamaya, onu çirkin görmeye sebep olabilir çünkü. bunu biliyor  ve kuralına göre oynuyor. doğal ve güzel olduğunu kabul etmemizi istiyor. üstelik aslında doğal olmadığını da bilmemizi istiyor. bildiğimizi biliyor. bizim hem saf güzellik ve anlamlılık aradığımızı, hem de güzellik anlayışımızın bu saflık arayışına uymadığını bize çaktırmadan fısıldıyor. bıyıklarını almış mesela. dudaklarının üzerinde hafif bir karaltı görsek, ne kadar farklı düşünecektik onun hakkında, biliyor bunu.  her şeyi biliyor, görüyor. çelişkilerimizi bize göstermek ve bunu hiç konuşmadan yapmak istiyor.

o kız bu kız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder