1 Ağustos 2013

25 yaş farkedişleri

dün ilk kez doğum günümü kutladım. yani kutlamak istedim, aylar öncesinden karar verdim bu kez arkadaşlarla kutlayacağım diye. insanların mutlu olduğu klasik yöntemlerle mutlu olacağım. "doğum günü çok saçma, tüketim toplumunun getirdiği bi şey, her sene doğduğu günü niye kutlar ki insan.." gibi eleştirileri bırakacağım. özel günleri kutlayınca mutlu oluyor işte insanlar, ben de deneyeceğim, dedim. işe yaradı, mutlu oldum.

aylardır görmediğim, bi türlü buluşamadığımız arkadaşlarımı çağırdım, mühendislikten. gelebilen geldi. muhabbet kaldığı yerden, bol gülmeli, dalga geçmeli, laf sokmalı, geyikli devam etti.

yaşamak için bazı standartlar var. toplumun bi bildiği varmış ki bazı gelenekleri uydurmuş. buna inandım. filozof filan değilsen, kafanda ciddi manada bi anormallik yoksa, yani bu anormallik sayesinde bi şey üretecek derecede anormal değilsen, her şeyi mantığına uygun yapmaya kalkmak saçma. mutsuz kılıyor insanı. yalnızlaşıp çözümü tekrar insan içine çıkmakta buluyorsun. sonra tekrar onları beğenmeyip yalnızlaşıyorsun. yalnızlığınla gurur duymadığın için hiç bi karizman da olmuyor.

belki bi gün tekrar dinlere de inanırım. binlerce yıldır dini ritüelleri uygulayan insanlıktan daha mı iyi bilicen, derim kendime. dua ederim. rahatlarım. psikolojik tedavim bu olur belki.

1 idiot'ta demişim ya, gruplar içinde hastalıklı halimi belli etmiyorum, diye. evet çok belli etmiyorum. ama orda bahsettiğim kadar palyaço lhüznü de yaşamıyordum dün. yani mutluydum gerçekten.

beni sürekli belli tip insanlar görmek sıkıyor belki. sadece ciddi şeylerden konuşmak ya da sadece geyik yapmak. sürekli geyik yapınca zamanımı iyi değerlendiremediğimi düşünüyorum. sadece ciddi şeylerden konuşmanın neden yorucu olduğunu da yazmışım zaten daha önce.

çoğu insan kadar sosyal değilim, evet. ama tam anlamıyla asosyal de değilim.

böyle bi sonuç çıkardım işte kendime.

ayrıca kısa günün karı:
bi sürü ekmek,
artan pasta, çi köfte, nugget, içecekler...
şıkır şıkır bi kolye (benim öyle bi kolyeyi takacağıma inanmadılar ama takıcam!)
anthony giddens'ın sosyoloji adlı kutsal kitabı. çok güzel oldu bu.
almam gereken sosyoloji kitapları listemden biri daha eksildi...

bu arada 25 oldum.

son not: ne kadar kontrolcü olduğumu fark ettim. aslan burcunun özelliklerini gösteriyorum gerçekten. liderlik, cesaret filan onları bilemem de, acayip kontrolcüyüm. şimdi ben organize etmesem, kutlamak istediğimi bilen arkadaşlarım sürpriz parti yapmaya çalışacaklardı, bi sürü stres yapacaklardı. her şeyi kendim organize ettim. pastamı bile kendim yaptım. korktum böyle giderse ne kadar sıkıcı bi insan olurum! diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder