24 Şubat 2012

MÜLKSÜZLER I - URSULA K. LEGUIN

altı çizilenlerden birinci bölüm:

- Bir duvar vardı. önemli görünmüyordu. (...) bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. neyin içeride, neyin dışarda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.

- odo'nun yazılarından, iki yüz yıl önce urras'ın temel cinsel kurumlarının "evlilik" (yasal ve ekonomik önlemlerle zorlanan birliktelik) ve "fahişelik" (daha geniş bir kavram, ekonomik usulde çiftleşme) olduğunu okumuştu. odo her ikisini de lanetlemişti; ama odo yine de "evli"ydi...

- urras'la ilgili öğrencilere açık bilgilerin hepsi aynı. iğrenç, ahlak dışı, dışkısal. ama düşünün şimdi. eğer göçmenler ayrıldığında durum o kadar kötüyse yüzelli yıl nasıl dayanabildiler? eğer o kadar hasta idiyseler, neden ölmediler? mülkiyetçi toplumları neden çökmedi? neden bu kadar korkuyoruz?
(...)
peki, urras'tan korkmanın akıllıca olduğunu kabl ediyorum ama nefret niye? nefret işlevsel değil, neden öğretiliyor bize?? acaba urras'ın gerçekten nasıl olduğunu öğrenirsek seveceğimiz için mi-bir kısmını- bir kısmımız? acaba üde'nin engellemek istediği yalnızca onlardan bazılarının buraya gelmesi değil, bizden bazılarının oraya gitmesi olabilir mi? (tirin, küçükken)

- insanın sevmediği işi yapması ahlakdışı değil miydi?

- o anda şunu anladım.. hiç kimse için hiçbir şey yapamayacağımızı... anlıyor musunuz... birbirimizi kurtaramayız. kendimizi de.
ne klaıyor geriye o zaman? soyutlanma ve umutsuzluk mu?

- kar'ın çekiciliği ve saplantısı anlaşılan doğal inisiyatifin yerini, onun inandırıldığından çok daha etkili olarak almıştı.

- o kadar çok gülümsüyorlardı ki, tedirgin görünüyorlardı.

- ...o kaçınılmaz merkezileşmenin kalıcı bir tehdit olduğunun ve bu tehdide ancak sürekli tetikte olarak karşı konulabileceğinin farkındaydılar.

- bu kalabalık yapraklar aşırılık değil miydi?

- çocukluğundan beri birçok bakımdan başkalarından farklı olduğunu biliyordu. bir çocuk için böyle bir farklılığın bilinci çok acı vericidir, çünkü henüz bir şey yapmamış ve bir şey yapacak durumda olmadığından bunu mazur gösteremez.

- kardeş bile rahatlatamaz insanı, kötü saatte, karanlıkta, duvarın dibinde.

- öğrencilerin anarşist olmamalarını mı bekliiyorlar? gençler başka ne olabilirler ki? en alttaysan, aşağıdan yukarıya örgütlenmelisin!

- bazıları yalnızca meraktan, ay'dan gelen adamı görmek için geliyorlardı; diğerleri shevek'in kişiliğinden, matematiğini izleyemedikleri zaman bile sözcüklerinden çıkarabildikleri insancıl ve özgürlükçü görüntüsünden etkileniyorlardı.
(...)
shevek'e onların zorunluluklardan uzak tutulma özgürlüğüyle, inisiyatif kullanma özgürlüklerindeki eksiklik aynı orandaymış gibi geliyordu.
...
o'nun problem hazırlamasını ve doğru soruları sormasını istiyorlardı; sorular düşünmek değil, öğrendikleri yanıtları yazmak istiyorlardı.
... eğer rekabetçi ayrımlar olmayacaksa, hiçbir şey yapmamak daha iyiydi.

- bu karabasan caddesinin en garip yanı dasatılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada yapılmıyor olmasıydı.orada yalnızca satılıyorlardı. işlikler, oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makineciler neredeydi, eller neredeydi, yapan insanlar? dükkandaki herkes ya alıcı ya da satıcıydı. nesnelere sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu. (paradan habersiz kahramanımız shevek alışverişe çıkar...)

- senin herkese bir kişi, bir birey olarak yaklaşma alışkanlığın burda işe yaramaz. bireylerin arkasındaki güçleri anlaman gerekiyor. (devrimci, kapitalizm dünyasındaki anarşiste diyor)

.........devamı çok yakında............


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder